2009 yılından 2014 yılına kadar kanalizasyon alt yapısı yapılan köy sayılarının artmış olmasına rağmen BUSKİ tarafından yapılan “Nilüfer ve Doğancı Su Alma Havzasındaki Köylerdeki Atıksu Depolarının Vidanjörle Çekilmesi Hizmet Alımı İşi” ihalesi incelendiğinde. 2009 ihale şartnamesinde 15 m3 kapasiteli 4 vidanjör ve 270 günlük ihale sürecinde toplam 3720 sefer yapılması şartı ile ihaleye çıkıldığı, 2011 yılında yapılan 730 günlük ihale şartnamesi incelendiğinde ise 15 m3 kapasiteli 2 vidanjör için ihale yapıldığı ve toplam sefer sayısının ihale şartnamesinde yer almadığı görülmektedir. 2013 yılında 500 günlük olarak yapılan ihale şartnamesi incelendiğinde ise sanki bu foseptik kuyularının boşaltılması işlemi BUSKİ tarafından bilinçli olarak yapılamaması için zemin hazırlar gibi 1 adet 10 m3 kapasiteli vidanjör için ihaleye çıkıldığı ve yine toplam sefer sayısının ihale şartnamesinde yer almadığı görülmektedir. 2009 yılında 60 m3 kapasiteli ihale şartnamesi, o günden günümüze altyapısı yapılan köy sayıları arttığı halde 2013 yılında 10 m3 kapasiteli ihale şartnamesi ile karşı karşıyayız. Sonuç olarak kirlenen bir su havzası, içinde tüm kimyasal ve atıkları barındıran derelerle beslenen barajlar, işini yapmamak için direnen bir yönetim anlayışı ve insan sağlığının hiçe sayılması ile karşı karşıya kaldığımız trajikomik bir tablo.
Zamanın Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe zamanında yaptırdığı kanallar barajlardan gelen su azaldığı için çürümeye terk edildi. Osmangazi Selçukgazi’deki sulama kanallarının çürümesi ve çökmeler, ciddi bir kamu zararı ve tarımsal verimlilik kaybına yol açmaktadır. Recep Altepe döneminde inşa edilen bu altyapıların zamanla bakım eksiklikleri ve yapısal sorunlar nedeniyle işlevsiz hale gelmesi, bölgedeki çiftçileri ve tarım faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Benzer durumlar Türkiye’nin farklı bölgelerinde de yaşanmıştır. Örneğin, Konya Ovası’nda 541 milyon TL harcanarak inşa edilen Apa-Hotamış İletim (AHİ) Kanalı projesi, tamamlanmasına rağmen çökmeler nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Bu durum, kamu kaynaklarının etkin kullanılmaması ve denetim eksikliklerinin ciddi sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Bursa’da da benzer sorunlar yaşanmakta olup, Orhangazi’deki sulama projelerinde boru patlamaları nedeniyle çiftçiler susuz kalmıştır. Bu tür altyapı sorunları, tarımsal üretimi ve çiftçilerin geçim kaynaklarını tehdit etmektedir. Bu tür altyapı projelerinin sürdürülebilirliği ve etkinliği için düzenli bakım, denetim ve güncellemeler gereklidir. Aksi takdirde, kamu kaynakları israf edilmekte ve tarımsal üretim sekteye uğramaktadır.